28 Eylül 2013 Cumartesi

Özsaygının Yaralanması




Sevdiğimiz birisini yitirdiğimizde kendimizi kötü hissederiz. Bu çok normaldir. Terk edilme, insana ölümden daha acı bile gelebilir. Çünkü beraberinde kişinin kendisine duyduğu saygıyı ve güveni yitirmesini de getirir. Sevdiği birisi tarafından terk edilen kişi normal olarak incinme, yalnızlık ve güvensizlik duygularına kapılır, fakat bunu sonu gelmeyen bir trajediye çevirmek ve dinmek bilmeyen acılara gömülmek hiç de normal bir davranış değildir.

Sonu gelmez acılar, bir erkekle beraber olmanın verdiği güven duygusu ve beğenilip arzulanma hislerinin gücünü kaybetmesiyle bağlantılıdır. Kadın, kendisini değerli hissettiren, hayatını dolduran ve onu yönlendiren duyguları yitirmenin üzüntüsünü yaşar. Bir kadın, hayatını ve duygularını yönlendirme yetkisini ve gücünü bir erkeğe asla vermemelidir.

 Gerçekte, hiç kimse bir başkasına bu çeşit bir gücü vermemelidir. Hangi koşul altında olursa olsun bu değişmemelidir; oysa hâlâ bir erkek tarafından reddedildikleri için kendilerini değersiz hisseden birçok kadın görüyoruz. Böyle derin ve sonsuz bir ümitsizliğe gömülmüş kadınların kendi yaşamlarını yönlendirme güçleri yoktur. Hayatlarının akışı içinde bazı güçlerin kendilerini yönettiğini hissederler. Sürekli olarak aldatıldıklarını düşünürler. Beraber oldukları erkekler onlara mükemmel ve farklı biri olduklarını hissettirir.

Fakat bu erkekler gittiklerinde onların yaşama tutkularını, canlılıklarını ve iyi duygularını da alıp götürürler. Bu terk edilişin ardından bu tür kadınlar erkekte bir eksik yan aramak yerine kendilerinin nerede hata yapmış olabileceklerini düşünürler. Kendilerindeki bir eksiğin bu sonucu doğurduğuna inanırlar. Oysa kadının kendisini suçlamasının acı ve üzüntüyü yoğunlaştırmaktan başka bir yararı yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder